Önemli bilgileri veya duyurularınızı bu tarz metinlerle vurgulayabilirsiniz.


 

Özellik


Günün Yazısı

Bu Yazı 29.03.2012 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.
 
BİZİM ELLER.
---------------------
Sevgili canlar.
(Ben) genelde,  kanayan yaralara parmak basmak amacı'yla "siz, sevgili canlara,
 

gördüğüm, bildiğim "hatta, yaşadığım hayatın artılarını eksilerini
Şiirlerimde yazarak / sunmaya çalıştım ve çalışıyorumda.Ancak, Onca yazmış olduğum Şiirlerimle, beğeninizi kazanabilirsem,  "ne mutlu bana.
Sevgili canlar.
Her İnsan'ın, doğup büyüdüğü bir memleketinin" var olduğu gibi,
 Benim'de bir memleketim, bir köyüm var.
Ne yazık ki "bir parça ekmek parası kazanmak için, elimden, yurdumdan, köyümden ayrılmak zorunda kaldım.
Ancak, memleketimden tamamen kopmuş da değil, zaman zaman memleketimi görmeye gidiyorum'da...

"köyümüz, çok güzel olmakla birlikte, her taraf bağ bahçe, her taraf yeşillikler içinde, Her bağ'da bahçe'de şırıl şırıl sular" akıtığı gibi, ter temiz havası ve oksijeni'de var.

Meyveleri ve Sebzeleri ise" hormonsuz / organiktir.
"Yani, ilaçlı gübre yerine, hayvan gübresi kullanılmaktadır'da, ondan "hormonsuzdur.
Köyümüzde, hayvancılıkta normal bir düzeyde, süt, yoğurt, kaymak, "hatta, sütten elde edilen peynir ve tere yağları bol olduğu gibi," insan sağlığına'da  "besin maddesi olarak" çok faydalı görüyorum.
Niye faydalı görüyorum?
Bi kere her şey organik ve aleni, "ayrıyeten, köydeki bütün insanlarımız" hormonlu yiyeceklerden uzak oldukları için sağlıklarıda yerinde,  bunu'da gözardı etmemek gerek...
Sevgili canlar.
Bu insanların yaş ortalaması  ise" şehirde yaşıyan insanlardan daha fazla yaşıyorlar gibi geliyor bana. "Örneğin, şehir insanları 60-70, yaş yaşıyorlarsa, köydeki insanlarımız, köy'ün havasından olsun, suyundan olsun, 80-90, yaş, belki'de daha fazla yaşıyorlar.
 Benim dileğim ise!
Allah herkese uzun ömürler versin.
Sevgili canlar.
Buraya kadar yazdıklarım" Bizlerin köy hayatımızdan bir bölümdü.
Bi de "bizlerin, hepimizin iyi kötü şehir hayatımız var.
Bu şehir hayatımızın, bizlere ne kadar faydası var, ya da ne kadar zararı var.
Gelin hep beraber "bazılarına,  birlikte bi göz atalım.
Örneğin, benim güzel memleketim'de araçlar için alt geçitler, üst geçitler yapmışlar.
Çok'da güzel yapmışlar.
Yenilikler çok güzel, hele hele çağ atlamak daha,da güzel,  Ancak ki, çağ atlamayı benimsemeyenler ise geri kalmış sayılırlar.
Ben, bunu böyle bilir, böyle söylerim.
"Ancak,

Alt geçitlerin bazı eksik taraflarını,  "Yani profilini,  siz canlara anlatarak - izah etmek istiyorum.
"Örneğin,
Yol'un Orta kısmı "battı çıktı" alt geçit yapılmış.
Üst taraftan da sağlı sollu,  gelişli gidişli trafik yolu var.
Bu geliş,li gidiş,li yolun kenarlarında'da sıralı dükkanlar, mağazalar var.
Tabi ki olacak" ancak,
Bu dükkanlara veya mağazalara mal getirip de kaldırımla yolun yarısını işgal eden, yani kaldırımın üzerine park eden araçlar olduğu zaman, "Tam'da o sırada, kaldırım'da  yaya giden benim sevgili vatandaşım, yaya olarak nasıl geçip de gidecekti ki? oradan..
Kaldırımda yaya giden vatandaş, "gayrı ihtiyari, yolun orta kısmına kadar "yola çıktığı zaman, karşıdan gelen vasıtalarla karşı karşıya gelmeleri an meselesi  oluyor.
Hele bi keresinde (ben, kaldırımda giderken, kaldırımları işgal eden  o araçlardan dolayı gidemeyip'de yol kısmına adım attığım o esnada, vasıtanın birinin aynası benim koluma çarparak, (hiç aldırmadan) bi hız ile geçip gitmişti.
"Yani, gözle görünür bir kazayı hafif bir şekilde atlatmış oldum.
Sevgili canlar.
Sizlere soruyorum, bu berbat olan trafikte kim haklı, kim haksız?
Ya da haksız olan, bu çarpıklığa sebebiyet verenlermiydi?
Bu hal ve gidişata "sizler" bir vatandaş olarak ne dersiniz?
Bi de, o trafik ışıkları "var,ya?
O ışıklardan "siz canlara anlatayım.

Malatya'da,  Emeksiz'den aşağıya inip'de Çevre yolundan  (saman pazarı)  Şimdiki Adliye tarafına, ışıklardan geçmek için, ak ile karayı seçersiniz.
"Niye yani, ak ile karayı seçersiniz?
Orada, trafik ışıkları yokmu da?
Tabi ki var.
Var" ama, ordaki ışıkların,  hemi araçların seyrine ve hemi de yayaların seyrine yanlış olan tarafı'da var.
Bu sevk ve idare nasıl yanlış" onu'da sizlere anlatayım.
Yaya'ya "dur, diye kırmızı ışık yandığı zaman, yaya bekler.
Araçlar seyreder.
Araçlara "dur, diye kırmızı ışık yandığı zaman'da, trafik araçları bekler.
Yayalar karşıdan karşıya geçer," ama, işte tam burada bir yanlış durum  ortaya çıkıyor.
Yayaların karşıdan karşıya geçmesi çok zor oluyor" Yani geçemiyorlar.
peki, o hata ney? 
O hata'da şu!
Yaya'ya yeşil ışık yanıyor" ama, o çoklu kavşağın birinde'de Trafik araçlarına yeşil ışık yanıyor.
İşte o zaman, üzerine üzerine gelen o araçlardan dolayı, karşıdan karşıya "de hadi, gel'de geç" geçebilirsen?.
Orada, zaman zaman'da (Ölümle sonuçlanan) trafik kazalarına şahit olduğumuz oluyor.
Bu keşmekeş gidişat" İnşallah, trafiğe tam manasıyla riayet edilir ve bi üst geçit yapılır'da düzelir" diye her gün umudumu tazeliyor ve İnsan hayatı'nın-da her şeyin üzerinde olduğunu  düşünüyorum? çünki  bizim eller" Anadolu'm insanlarıyla birlikte güzel eller.
Sevgili canlar.
Gelecek sefere başka bir yaraya parmak basmak üzere" Sağlıcakla kalın, Sevgiyle kalın, hoşça kalın.

Yusuf Aslan.



-------------------------------------------------------------

 

İŞÇİ ve İŞ VEREN DİYALOĞU?

------------------------------------------------

Sevgili canlar, bu makalemde "benim, sevgili canlarıma, acaba hangi konuyu açabilirim, hangi dertten hitab edebilirim" diye düşünüp dururken? kendi kendime, yahu kardeşim" eğer ki sende de hiç bir dert veya hiç bir konu yoksa, bu memlekette ne çalışmış insan, ne ezilmiş insan, nede fakirliğin çilesini çekmiş insan vardır" deyip sitem ediyordumki,
 

yine kendi yaşantımdan, daha açıkcası kendi çalışma hayatımdan "siz sevgili canlarıma biraz bahsetmeye, daha doğrusu" sizlere, içimde bar bağlamış dertlerimin bir bölümünü dökmeye karar verdim.
 inşallah ki, bu (yazımı) birazcık okuma zahmetine katlanırsınız.  

sevgili canlar.
"hani derler ya, Allah'a kul gerekse, kul,unu kayırsın?
işte, ben o kullardan biriyim! 
Şu yalan dünya da "eğer, Allah a kul gerekse, benim gibi kimsesiz kulları kayırsın diye düşünüyorum.
hani, bazı insanlar şöyle derler? tabi ki , şaka mahiyetinde, (deyeceksiniz ki niye, işte böle) ben başka mazlum insanları örnek vermiyorum? 
Ben özbe öz kendimi örnek veriyorum ki, benim gibi mazlum ve gariban insanları diger merhamet sahibi veya vicdanlı insanlar fark ede de itilip kakılmaktan bir nebze'de olsa koruyalar?..

Zaten, ben veya benim gibi insanların tek amacı, yani tek gayemiz? sadece çalışmak, niye çalışmak?
1, Aile efratımızı ac ve sefil bırakmamak.
2, dostumuzu sevindirip - bizleri sevmeyenleri, ya da şöyle diyeyim, bizleri hakir gören seviyesi ve kalitesi düşükleri sevindirmemektir, Bizim yegane gayemiz; 
Sevgili canlar.
İş hayatımdan bahsetmek için, bu makaleyi yazmaya, "yani, bu konuyu ele almaya, yazımın başında söylemiştim.

Şahsen ben, çalıştığım yıllar'da ki yaşantım aynen şöyleydi, sabah saat 0,5,de zil çalar, zil çaldıktan sonra, saat 0,5,30,a kadar kahvaltım da dahil, bütün zaruri ihtiyaçlarımı bitiririm.
Niye bu kadar çabuk ve erken bitirdiğimi de "siz can dostlara (şöyle) anlatayım.

 Benim en büyük desteğim, ya da bir başka deyimle şöyle diyeyim, sağ kolum vardı?

o da vefakar eşim olan, can yoldaşımın sayesinde zor duruma düşmezdim.
Siz bakmayın başkalarının boşu boşuna konuşmalarına.
Hani derler ya? 40. dönüm tarla bile dar gelir o kendini bilmez avare insanlara?
Her ne ise, geçelim sorumsuz insanların konusunu.
saat 0,5,35 de servis durağında olurdum.
Saat 0,6,da iş servisime binerek iş yerime doğru hareket ederdik.
Saat 0,7 de tam tekmil olarak, işime başlarım.
Saat 0,8,30 civarıında'da iş veren gelirdi.
(İş yerinde) eski iş arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla,
İş veren'in , çocuk,ken zatürre hastalığı geçirmiş olduğunu söylerlerdi. İşte bu sebepten dolayı olacak ki, iş veren "yani, (Patron) işçi kesimi ile geçimsiz bir insandı? (parantez içinde söylemek gerekirse, o patronun hasta olması, onun ötesinde, işçiye eziyet etmesi, düpe düz zulüm dü ve insan haklarına saygısızlıktı) Hele hele iş veren olacak o zat, salonu gezerken, bütün işçiler (gizliden gizliye) pür dikkat kesilip "acaba, kime çatacak diye, onu uzaktan uzağa takip eder, izlerlerdi.
Ancak, o malum zat,da, işçi,nin hal ve hareketini, işçi,nin yüzündeki tik,ini ve dudağının açılıp kapanmasını olmakla birlikte, bütün hal ve hareketlerini takip eder - hele hele, işçilerin içinde, mazlum bir işçi'de var ise,  bişeyleri bahane ederek, o gariban işçi'ye olmadık hakaretleri eder ve yağdırırdı.
Af buyurun, o malum "zatın ağzının salyası" bile, bisürü bahaneler bularak bağırması anında, o gariban işçinin  yüzüne yüzüne serpilerek dağılıp - gelirdi.

 O mazlum işçi,de iş'ten çıkartılırım korkusuyla,  iş veren o malum zat,a bir şey diyemezdi.  Hatta,  patron olacak o zalimin ağzından çıkan salyalarını gömleğinin yeniyle silmeye çalışırdı.
Sevgili canlar.

Benim gibi garibanların, böylesi zalimlerin yanında çalışmaları başlı başına bir eziyetti. Hatta, Ömrümüzden ömür vererek bir bedel ödemekti.
sevgili canlar.
Ben,  yağan yağmurdan" sadece bir damlasını yazmaya çalıştım.
Varın" olabilecek diğer zulümleri siz düşünün?
Ayrıyeten, bu arada vicdanlı ve iyi niyetli hatta merhametli (İş verenlerden) insan kıymetinibilen, o degerli insanlardan'da Allah razı olsun, demeyide unutmuş değilim.
sevgili canlar.
Gelecek sefere başka bir yaraya parmak basmak üzere" Sağlıcakla kalın, Sevgiyle kalın, hoşça kalın.

Yusuf Aslan.

 

 ------------------------------------------------------------------------

 

BİR GÖREV'İN TAMAMLANMASI!. 

Şakirpaşa "Birleşim CemEvi" yönetim kurulunun 17. Mayıs 2012 tarihinde "Bir konu hakkında karar vermek için toplanmışlardır.

Konu:

Şakirpaşa'da bulunan pek çok kişilerin isteği doğrultusunda" Maraş - Pazarcık bölgesinde bulunan 
"ELİF ANA" türbesini ziyaret etmekti. 
Yönetim Kurulumuz, Halkın, bu arz talep ve isteğini görüşüp - geri çevirmeyerek, kabül edip - 19. Mayıs 2012 tarihinde 
"ELİF ANA"ya gitmek için, Halkın isteği doğrultusunda karar vermiştir.
17. Mayıs tarihinden, 19. Mayıs 2012 tarihine kadar, bu 2, gün için'de Halk'ın yoğun iştirakiyle, 46 kişilik, 2 otobüsü dolduracak kadar - ziyaretçi baş vurmuşlardır. 

19. Mayıs 2012 günü (Sabah) saat 12, civarında, 2. otobüs'le Adana'dan hareket edip - Saat 15, civarında 
"ELİF ANA" türbesine ulaşılmıştır. 


Bir ziyaretçinin kendisi, bir kurban ve diger ziyaretçilerinde (ortaklaşarak) bir kurban almaları suretiyle, 2, kurban alınıp - Lokmalarımız verildikten sonra, 
Akşam saat 20, civarında 
"CEM" ibadetimize başlanıp - (gece) saat 0 1,i gösterirken 
"CEM" ibadetimiz sona ermiş olup - 20. Mayıs 2012 tarihinde, Sabah kahvaltısı da verildikten sonra, saat 0,9 sularında 5, km. ileride bulunan 
ALİ GUTTA "ALİ BABA" türbesine hareket edilmiştir.

ALİ GUTTA "ALİ BABA" türbeside ziyaret edildikten sonra, saat 12, sularında, 
ALİ GUTTA "ALİ BABA" türbesinden de hareket ederek, saat 15, sularında sağ salim olarak Adana'ya gelinmiştir.


Degerli canlar. 

Buraya kadar yazdıklarım, Şakirpaşa 
"CemEvi olarak, karar alıp'da yapmış olduğumuz görevlerdi. 
Ancak, bu yapılanların ötesinde, 
20.nci Asrın büyük ozanı, Rahmetli 
Aşık Mahzuni Şerif'in de çok önem ve deger verdiği 
"ELİF ANA" için (benim) yazmış olduğum bir şiirimi,
"ELİF ANA'nın oğlu" Mehmet Ocak, dede'ye okuduğumda, çok memnun olduğunu" hatta, şiir e beste yapıp - zaman zaman "Cem ibadetlerinde okuyacağını, onun ötesinde pc'den çıktısınıda çıkartıp
"CemEvi'nde, duvara asacağını ifade etmişlerdir. 

"ELİF ANA" ziyaretimiz, çok önem ve deger bulmakla birlikte, yazmış olduğum şiirimide" siz canlara sunarak, mutluluk ifademi belirtir, 
hepinizi saygıyla selamlarım.

Adana / Şakirpaşa "CemEvi"
Sekreter: Yusuf Aslan.
--------------------------------------------

ELİF ANA!... 

Dört lambası, dört ışığı kubbede
Elif ana, Ali baba türbesi 
On bir pencere, kapısı hanede 
Elif ana, Ali baba türbesi 

Bi niyet eyledim o bizim elde 
Bırakmadım laf'ta hemi de yerde 
Maraş Pazarcıkta, güzel bi köyde
Elif ana, Ali baba türbesi 

Kurban olam senin gittiğin yola 
Gov gıybetten öte, hanen şen ola 
Biz senin yolundan gideriz hakka 
Elif ana, Ali baba türbesi 

Her gelen bi dilek diler başında 
Bütün konu komşum, hemi eşimde 
Zaman zaman görür oldum düşümde 
Elif ana, Ali baba türbesi 

Kul Yusuf da söyler kendi halince 
El dilinden değil, kendi dilince 
Gönül hoş oluyor sizi görünce 
Elif ana, Ali baba türbesi.

Söz: Yusuf Aslan. 
Malatya / Fethiye.

 


 



Watch live streaming video from yusufaslantv at livestream.com



 
GaripMirto tv

((((((Malatya))))))
((((((Fethiye))))))
 

 

Proje geçmişi

Bu bölümde projenin geçmişini belirtebilir ve onu yaratmanızdaki gerekçenizi tanımlayabilirsiniz. Projenin kilometretaşlarını belirtebilir ve kullanıcılara bilgi verebilirsiniz.

 

Kullanıcılarımız

Burada tipik bir kullanıcı ve neden bu projenin onlar için önemli olduğunu tanımlayabilirsiniz . Ziyaretçilerinizi motive etmek iyidir, ki web sitenizi tekrar ziyaret etsinler.